

Aydın Doğan.
Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük medya patronu.
Hürriyet, Posta, Fanatik, Kanal D, CNN Türk, Doğan Kitap, İnternet siteleri, Dergiler falan….
Yazılı medya ile hızlı bir giriş yaptı piyasaya ve bu sektörün imparatoru haline geldi.
Kendi sözcükleriyle “yılmadan, korkmadan, baskılara boyun eğmeden 39 yıl”
Kırk diyemedi. Dese Kırkı çıktı diyecektik.
Korkmadığı yıllar güzeldi. Hem korkmayıp, hem ticari kaygısını bu sektöre yansıtmadığı günler..
CNN’in penguensiz günleri yani.
Nereden nereye.
Korkusuz (!) 39 yıldan sonra bu olmamalıydı.
Yılmaz Özdil diyor ki; “3-5 bin kişinin çıkarı için bazen 3-5 kişi feda edilir.”
Ben de diyorum ki; “Kazın ayağı öyle değil, perdeli”
Ki kendisi de Doğan Medya’dan iktidarın baskısı sonucu ayrılanlardan biri.
Uğur Dündar, Emin Çölaşan, Bekir Coşkun, Yılmaz Özdil
Bu duayenlerin hepsi iktidar baskısıyla ayrıldı Doğan Medyadan.
Eeeee Bahçeli taktiği ile olmuyor bu işler. Bahçeli de “Ver Bilal’i al hilali” diye yola çıkmıştı. Şimdi Bilal’in borazancısı.
Çıkar söz konusu oldu Uğur Dündar gitti. Çıkar ön plana çıktı, Emin Çölaşan, sonra Bekir Coşkun, sonra Yılmaz Özdil.
Protez, ana dişin yerini tutmuyor.
Sen sağlam dişlerine, hem de azı dişlerine çürük muamelesi yaparsan, olacağı bu.
Dişlerini kendin söktürdün sayın Doğan..
İnsanın bazen sırtına yük bindikçe biner, taşıyacak hali kalmaz. Birazını indireyim belki rahatlarım der. Bir bakmış ki kendisine en lazım olanları indirmiş.
Nereden nereye…
Korkusuz dediği 39 yılın ardından korkudan sinerek teslim olmak.
Neyse… Kapitalizmin doğasında vardır. “Bir şey satılmak için alınır”
Sattığın Doğan Medya değil aslında. Doğan Medya kanalıyla satın aldığın kalplerimiz.
Ederinin altında vermesen iyiydi.
Açık söyleyeyim;
Ben Aydın Doğan’ın, Mesut Yılmaz’ı “pijamalı” karşılamasından da hoşlanmamıştım.
“Yazar kasa” ve “Anayasa kitapçığı”nın Bülent Ecevit’in önüne atıldığı o günlerdeki linçi de unutamıyorum.
Penguenler ise hala zihnimde.
Önce ellerini kollarını alan sistem, kelleni almazsa rahat eder mi?
Derin stratejist eski Başbakanımızın strateji danışmanı da diyor ki; “Bu satış olamaz, hiç bir banka kredi vermez” Geç kardeşim bu boş lafları. Sizin derin stratejileriniz getirdi bu işleri bu hale. Kimi uyutuyorsun. Bir de satış olursa eşek gibi anırırım falan diye de köy kahvesi ağzıyla konuşuyor.
Kimlere yönettirmişiz kendimizi?
Ama bizim ruhumuzda vardır. Mağdurun, sindirilenin, ezilenin yanında durmak.
Senin de yanındayız Sayın Doğan….