Öztürkmen’in açıklamasının tamamı şöyle:
“Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bugün katıldığı 21. İmam Hatipliler Kurultayı’nda, Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde kılıç çatarak “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyen ve ant içen teğmenleri hedef aldı.
Erdoğan, “Geçenlerde mezuniyet töreninde bazı istismarcılar ortaya çıkmak suretiyle kılıçlar çektiler. Bu kılıçları kime çekiyorsunuz? Bunlarla ilgili olarak gerekli bütün araştırmaların hepsi yapılıyor ve oradaki birkaç tane kendini bilmez, bunlar da temizlenecek” dedi. Daha önce mezuniyet törenlerinde okunan yemini tekrar eden teğmenler günlerdir linç ediliyor, nefret söylemlerinin hedefi oluyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son açıklamalarıyla teğmenler içinde bir tasfiye yapılacağını ilan etmiş oldu.
Türkiye bu sahneyi geçen yıllarda yaşamıştı. “Vesayete karşı mücadele” söylemiyle FETÖ’yle el ele veren AKP iktidarı, vatansever ve Atatürkçü subayların tasfiyesini gerçekleştirmiş, onların yerine FETÖ’cü kadroları doldurmuştu. Harp okullarımız, çalınan sınav soruları sayesinde öğrenci olan FETÖ’cülerin yatağı haline gelmişti. Bu süreç, 15 Temmuz hain darbe girişiminin yollarını döşemişti. Şimdi benzer bir sahneyi yeniden yaşatmak istiyorlar.
Diğer yandan Milli Savunma Bakanlığı geçen günlerde olayla ilgili inceleme başlatıldığını duyurmuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu açıklamalarla inceleme sürecine direkt müdahale etmiştir. Bu sözlerden sonra teğmenlerle ilgili objektif ve tarafsız bir inceleme ya da soruşturma yapılması mümkün müdür? Zaten olayın en acı noktası da burasıydı. Türk ordusunun genç subayları “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” dedikleri için kurumsal incelemeye muhatap oluyorlar! 15 Temmuz’da başları sıkışınca Atatürk’e sığınan, binalarına dev Atatürk posterleri asanlar, şimdi teğmenlerin duruşundan rahatsız oluyorlar.
Öte yandan “Bu kılıçları kime çekiyorsunuz?” diyen Sayın Erdoğan’a hatırlatalım. Bakın Teğmenler, okudukları o yemin metninde kılıçlarını kime ve neye karşı çektiklerini açıkça söylüyorlar:
“Ant içeriz ki laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, yüce Türk ulusunun namus ve şerefine, aziz vatanın bir karış toprağına uzanacak eller karşısında bizi bulacak ve kılıçlarımız daima keskin ve hazır olacaktır.
Bizler Türk istikbalinin evlatlarıyız. Şerefimizle doğduk, şerefimizle yaşayacağız.
Ne mutlu Türküm diyene!”
Siz bu sözlerin hangi kısmından rahatsız oldunuz?”