Girişken “Benim gördüğüm kadarıyla alandaki inşaat çalışması tam da projelerde göründüğü kadar. Hatta biraz eksilmiş bile olabilir” dedi.
Sosyal medya hesabından paylaşım yapan Girişken, “Millet bahçeleri adıyla icat edilen konsept, otopark-ticari alan-kafe-cami ve yeşil alandan oluşan ve AVM esintileri barındıran ticari ve politik bir düzenek. Ticari alanlar genellikle bahçeyi canlı tutmak gerekçesiyle ekleniyor. Bu çağda kentsel mekanları canlı tutmak için alışverişten başka bir şey düşünememek bile başlı başına bir başarısızlık. Öte yandan stadyumun yerine önerilen önceki plan-projeler düşünüldüğünde şu andaki beton yığını oldukça iyileştirilmiş bir proje. Çok daha kötü örnekleri yapıldı Türkiye genelinde” dedi.
KIYMETLİ ARAZİLER İMARA AÇILIYOR
Stadyum alanlarında yapılan bu tür müdahalelere aşina olmayanlar veya unutanlar için ufak bir hatırlatma yapayım: iktidar, 2012 yılından itibaren kent merkezlerinde kalan kıymetli arazilerdeki stadyumları yıkarak şehrin yeni gelişme bölgelerine taşıdı. Yıkılan stadların arsalarını da imara açarak elde edilen rantla da yeni yapılan stadyumların maliyetlerini “sözde” finanse etti. Benzer bir risk, hastaneler için de geçerli. Sağlık hizmetleri, şehir hastaneleri adıyla açılan mega boyutlu ve hasta garantili ticari tesislere aktarılmaya çalışılırken, kent merkezlerindeki kıymetli hastane arazileri de imara açılıyor. (mesela eski adıyla Sigorta, şimdiki adıyla 25 Aralık Hastanesi risk altında olabilir.) Yine askeri alanlarda da çok benzer müdahaleler var. Kent rantının masum isimli projelerle belirli kişilere aktarılması için seçilen yöntemlerden bir tanesidir millet bahçeleri” diye konuştu.